Bankacılık ve tefecilik
- Süleyman Aydın
- 1 Kas 2016
- 2 dakikada okunur

Güneydoğu'da operasyonların başladığı günden itibaren gerek devlet bankalarının gerekse özel bankaların başını kaldırdığını,ticari kredilerde dumanlı havayı bahane ettiğini söylemek akla ziyan.Ticari teşekküller tefecilerin ve faktoringlerin kucağına itildiğinde hükumetin uyarılarına rağmen seyirci kalanlar bankaların taa kendileridir.
Güneydoğu eksenli olayların başlaması ile birlikte kaplumbağa gibi başını kavuğundan asla çıkarmayan bankaların ortalık süt liman olduktan sonra piyasadaki parsayı toplamak için meydana çıkacağını hepimiz biliyoruz.Hem bu konuları bilmek için analist,işletme mezunu olmaya ne hacet!Yaşımız bunları idrak etmeye uygun bir dönemde ise;bir de bir kaç krize tanık olmuş isek en iyisini biliyoruz demektir.Kısmen ülkenin genelinde temkinli kredi vermeleri olsa da,bölgemizde nasıl hunharca ekonominin katline seyirci ve sebep olduklarını söylemeliyim size.Diyarbakır'da operasyonların başladığı andan itibaren gayrı resmi dillendirdikleri şudur:Güvenli bir piyasa oluşmadan kredi vermek imkansızdır.Ve devamını da getiriyorlar:Bizle alakalı bir şey yok;genel müdürlükler bu direktifi veriyorlar.
Bankacıların likidite eksikleri olmamasına rağmen yaklaşımları bu.Dolayısı ile oluşan dumanlı havada fink atmak için keskin gözleri,azı dişleri ve akan salyalarını saklama gereği duymadan tefecilere gün doğuyor.Bankacıların kabul etmediği teminatı pekala kabul ediyorlar,çok fahiş faizle esnafa,çiftçiye,tüccara,işadamına kredi veriyorlar ve vadeleri gelince tıpış tıpış alıyorlar.Avukatı yasallığı,arkasındaki emniyet gücüne rağmen verdiği borç parayı,krediyi alamayacak endişesini taşımalarına anlam verebiliyor musunuz?Şahsen aklım almıyor!En küçük bir şikayette himayelerindeki senet sepet ne varsa gidebilme riski de varken piyasada her türlü iş çeviren hareket alanları geniş olmasına bakın bir de kabuğuna çekilen kaplumbağalara pardon bankalara bakın(!)
Piyasanın feri söndükçe,ekonomi afallayınca faizleri artıran,teminat kalemlerinde fazlaca şeyler isteyen kimlerdir kavramı tabiatıyla bankalar ve tefeciler için akla gelebilir.Danışıklı dövüş tanımı yapanlara da hak vermek mümkündür.Her kesimden insanın her daim deklare ettiği husus ne hikmetse dikkate alınmadı gitti.Tefeciler faizle para verdikleri kişilere ait olan gayrı menkulü,evi,tarlayı teminat olarak kabul ediyorlar.Zamanı gelince hiç zorluk çekmeden verdiğinin iki mislini,nefes bile aldırmadan tahsil ediyorlar.Parayı ödememeleri tefeciler için bayramdır.Mahsup edilen hesabın karşılığında nakit çıkmayınca ellerindeki mallarını,tarlasını,bağını bahçesini yarı fiyata kabul ederek borçlunun yedi sülalesinin ümmüğünü sıkıyorlar.Günü geldiğinde ödenemeyen para için bedeli belirlenecek teminat için eksper yine bir başka tefecidir.Hep bir ağızdan koro halinde 100 bin liralık mala 50 bin lira bedel belirliyorlar.(Gerçek ederinde talip olacak vicdanlı vatandaş ta tehdit edilip uzaklaştırılıyor )Zaten verdiği 25 bin lirayı 50 bin liraya çıkarmak gibi sistemleri var.Anlayacağınız 25 bin liraya tam 100 bin lira kazanıyorlar.Açlıktan mı ölmüş,ailesi mi dağılmış;kimin umurunda(?)Araya biri girecek olsa,vicdandan,imandan bahsetse aynı terane;iyilik yaptık!Yada bir diğer ezgi de aynı türden;silah zoru ile mi verdik(?)
Bankalar piyasanın alt üst olmasına sadece seyirci kalır.Esnafa kredi vermek,nefes aldırmak,ekonomiyi canlandırmayı asla kendine görev olarak addetmez.Darbeydi,operasyondu,hendekti,bir öksürdü,ötekisi kitap fırlattıydı;asla bitmeyen dengesizliklerde eldeki nakitleri küpe basmaları sürdükçe bir türlü düzelemeyecek sirkülasyona sekte vurmuyorlar mı acaba?Her rüzgarda alabora olanlara bir payanda olup ayakta tutmaya sebep olursa kendilerine sürekli müşteri bulabildikleri bir türlü akıllarına gelmedi.
Görüşmek üzere...
Comments