top of page

Sanat felsefesi ve sanatçı...

Güncelleme tarihi: 24 Nis 2021

Sanat felsefesi, doğayı, insanı ve toplumu farklı yön ve yöntemlerle açıklayan bir görüş tarzıdır. Diğer felsefelerden farkı, bu felsefenin, olgu ve olayları kurgusal düzeyden somut alana da taşımasıdır.

Sanat somutun zenginliğinden soyutlanan bir olgu olduğu kadar, bu soyutlamanın güçlü bir formla yeniden somutlanmasıdır da. Başka bir deyişle, sanat da bir yeniden üretim olarak somut ve soyut alan diyalektiğinin merkezinde bulunan insanın etkin bir faaliyetidir. Soyut alan, özneldir; özne dışsal olanın etkisi altında içsel bir karşılık verir. Bu karşılık genelde benzersizdir. Özne bu karşılığı somutlarken de benzersizliğini ortaya koyar. Her sanat ürününe ilgiyle yaklaşmamız bundandır. Sanat, özgünlüğü iletir, gösterir bize. Herkes resim yapabilir; ama yapılan hiçbir resim şu veya bu tonda, şu veya bu renk ve perspektifte diğerine benzemez. Her şiir, imgelerine değişik bir anlam yükler, şairin kendine özgü dünyasına ait farklı bir çağrışıma çeker bizi. Unuttuğumuz, gözden kaçan, ayrımında olmadığımız, gizlemeye çalıştığımız bir yanımızla bizi yüzleştirir.

Sanat, böylece, düşünüleni, hissedileni, isteneni farklı bir inşaa yoluyla somut edimlere, davranışlara ve görünümlere sokarak eyleme bir esin verir; uyuyan tepkiyi usulca silkeler.

İnsan duygusal bir varlıktır. Onun bu özelliği sonsuz bir karmaşa olarak yaşanır ve ancak bir kısmı görünüme, davranışa, tepkiye ve dile yansır. Gerisini tahmin etmek olanaksız.

Bu nedenle şiiri, resmi veya bir mimiki anlayabilmek için ancak yorumlama aracılığıyla ona bir anlam verebiliriz.Yorumcu,bu anlama özel duygularını, ön yargılarını, düşüncelerini, deneyimlerini karıştırmadan herhangi bir sonuca varamaz. Bu sonuç da tıpkı sanatçının bıraktığı ifade gibi özneldir. Bu nedenle yorum, bizim deneyim ve düşüncelerimizle örtüştüğü ölçüde tarafımızdan kısmi bir onay alır. Eylemin arka planı hakkında tam bir bilgiye ulaşmak bu yüzden olanaksızdır.

Durum böyle de olsa sanat yoluyla insan kendini ifade etme yeteneğini her zaman ortaya koyabilmiştir. Yorum, nasıl başka bir yoruma olanak veriyorsa, sanat da ifade araçlarına ve onları kullanma biçimlerine geniş bir imkan ve zemin bırakır geriye...

Başka bir insan o yorumu farklı bir form ve anlamda yeniden biçimlendirir, ortaya koyar.

Bir sanat ürünü bir kez ortaya kondu mu, onun ne olduğu değil, onun ifade sırrı ve arka plandaki amacı, sosyal işlevi ve etkisi konusundaki tartışmalar yoğunlaşmaya başlar. Bu tartışmalar tıpkı sanatın varlığı ve sürekliliği gibi uzun bir zamana yayılmaya yatkındır. Ona ilişkin her yorum bir ayrıntıya yönelir ve her ayrıntıya ilişkin yorum bir başka yoruma imkan yaratır. Bu, sanatın ve sanat ürününün zengin bir ifade gücünü içermesindendir.

Bu değerlendirmeyle birlikte sanatçının dünya görüşünü sanatından anlamak zor değildir. Kişi sadece öznel duygularıyla çatışmıyor, aynı zamanda toplumsal ilişkilerle de açıktan açığa bir çatışma halindedir. Sanatçı kendi sanatını dünya görüşünden farklı kuramaz. Sanat ürünü olarak ortaya koyduğu tutum, onun bu çatışma halindeki durumun neresinde durduğunu gösterdiği ölçüde, sanatçı, tercihini ilan etmiş olmaktadır.

Bu anlamda bir mesaj içermeyen ve yansıtmayan hiç bir sanatsal ürün yoktur ve olmaz.

***

Son otuz yılda özellikle Kürtlerde sanata olan ilgi oldukça azaldı. Şiir, roman okuyan, taşkın duyguları ve ruhun sessiz çığlıklarını söze müziğe aktaran, kendi ikliminin havasını, insanının öyküsünü, ülkesinin renkli manzarasını tuvale yansıtan çok kimse kalmadı. İnsanlarımız felsefesiz bir kültür dünyası içinde anlık, günü birlik yavan şeylerle tüketiyor zamanını ve yaşamlarını. Sanatın tükendiği toplumlarda durum bundan başka türlü de olmazdı.

Oysa sanat bir karşı koyuştur, zamana direnmektir; boşluğa, yavanlığa,yapaylığa ve yalana bir tepkidir. Bir toplumda sanat tükenirse, o toplumun cesareti, özgürlüğü ve geleceği de tükenir.

Bu gün Kürt toplumunda insani ilişkilerden tutun sosyal ve siyasal ilişkilere kadar bir yozlaşma, bir çürüme ve derin bir güvensizlik her noktada sürgit bir gerçeklik haline gelmişse, bunda sanatın geri plana itilmiş olmasının payı büyüktür. Sanat dünyayı, insanı, toplumu görme ve kavramadır. Bir toplum bu yeteneğini kaybettiğinde, birlikte her şeyini kaybetmiş demektir.

***

Durum bu kadar karamsar görünmesine rağmen, umutsuz olmaya da gerek yoktur. Sanatın güçlü potansiyeli uzun süre uykuda tutulamaz; üstündeki külleri er geç savurur ve ortalığın ışımasına yeniden imkan yaratır.

Her şeye rağmen, gülümsemek için hala bir çok nedenimiz ve gelecekten umudumuz vardır...

 
 
 

Comentários


SON YAZILAR

Federalistler

© 2023 by Kathy Schulders. Proudly created with Wix.com 

  • Grey Twitter Icon
bottom of page