HAK-PAR HDP İle İttifaka Karşı mı?
- Av. Sedat Çınar/ Hak-Par Gn Bşk Yrd
- 23 Şub 2020
- 5 dakikada okunur

Ortada bir seçim atmosferi olmamasına rağmen Kürt kamuoyunda yeniden “ittifaklar” ekseninde bir tartışma başladı. Seçim sürecinde “ Kürt seçim ittifakı” isimlendirmesiyle, şimdi de “ Ulusal İttifak”, “Kürdistani İttifak” vb isimlendirmelerle tartışılıyor.
Kürd kamu oyunda İttifaklar meselesi tartışılırken bir o kadar da HAK-PAR’ın pozisyonu tartışılır. Doğrusu Hak-PAR’ın ittifaklar meselesine yaklaşımı ve aldığı tutum HAK-PAR’ın taraftar kitlesinde de tartışılmaktadır. Bu nedenle HAK-PAR’ın bu tutumu izaha muhtaçtır.
Kısa bir hatırlatma:
Bilindiği gibi 2018 yılında , 31 Mart 2019’da yapılan mahalli seçimlere dönük olarak bir grup şahsiyetin aracılığıyla “birlikte hazırlanmak, bir alternatif yaratmak için ; son iki yıldır birlikte açıklamalar yapan ve faaliyetler yürüten PSK , PAK , (PDK) , ÖSP ile Azadi Hareketi’nin kendi aralarında zaman zaman yaptıkları görüşmelere KDP-T ile HAK-PAR’ın da katılmasını ve kendi aralarında bu hususu konuşmaları için parti yetkililerimizle ön görüşmeler yaptılar."
Doğrusu HAK-PAR’ın bu partilerin kendi aralarında yaptıkları işbirliğine katılmıyor olması hep eleştiri konusu edilmekteydi biz de HAK-PAR olarak bu çağrıya olumlu cevap verdik.
Toplantılar serisinin birincisi 28 Şubat, ikincisi 13 Mart , üçüncüsü 30 Mart ve dördüncüsü de 30 Nisan 2018 günü yapıldı.
Kendisini penc koli olarak tanımlayan partiler ile PDK-T , HAK-PAR ve çağrıcılar katıldı.
HAK-PAR görüşmelere Mart 2019 tarihinde yapılacak Mahalli Seçimlerde olası bir seçim ittifakını konuşmak, bu yolda bir alternatif yaratılmasının olanaklarını geliştirmek üzere katılmıştı.Fakat son toplantı yapılmadan önce AKP ve MHP erken seçim kararı aldılar. Bu nedenle son toplantının gündemi yerel seçimlerden parlamento seçimlerine dönüştü. HAK-PAR bu toplantıda katılımcıların tutumlarının net olmaması, ne yapılacağının açıkça ortaya konmamasını gerekçe göstererek “şimdilik” kaydıyla ittifak görüşmelerinden çekildi. İki gün sonra da “Kürdistani Seçim İttifakı” Diyarbakır Gazeteciler Cemiyeti'nde düzenledikleri basın toplantısında 24 Haziran erken seçimlerinde ortak bir tutum ortaya koymak üzere “Kürdistan Seçim İttifakı”ilan etti; aynı gün HÜDA-PAR’ı , 4 Mayıs 2018 günü de HDP’yi ziyaret etti. 17 Mayıs günü Diyarbakır’da yapılan basın toplantısında da HDP ile ittifak girişimlerinin amacına ulaşamadan son bulduğunu ilan etti” ( ittifak görüşmelerinin ayrıntısı için bakınız …dengekurdistan… ) .
24 Haziran 2018 tarihinde yapılan parlamento seçimleri için ittifak girişimleri bu şekilde sonuçlandı.
31 Mart 2019 tarihinde yapılan Yerel Yönetimler seçimi ve sonrasında “Kürdistani İttifak” başka bir veçhe aldı. Yerel seçimlerde iki adet KDP , ÖSP ( Şimdi KKP olarak ) ve Azadi Hareketi seçim ittifakı yaptı ve yanlarına bir de DDKD ile İÖP (İnsan ve Özgürlük Partisi = Partiya İnsan u Azadi) katıldı. PAK ve PSK ise dışarıda kaldı.
Bu sıralar HDP ile yerel seçimlerde ittifak yapanlar ittifaklarının devamına büyük ve büyülü bir isim de taktılar “Kürt Ulusal İttifakı” . Bu başlıkla basında epeyce ilgi uyandıran toplantılar serisine başladılar.
PAK ve PSK de geri durmadı 12 Ocak 2020 tarihinde bu büyük ve büyülü “Kürt Ulusal İttifakı” adıyla bir toplantı yaptılar.
HDP öncülüğünde “Kürt Ulusal İttifakı” ismiyle başlatılan bu toplantılar konuyu yeniden gündem haline getirdi ve sıcak tartışmalar başlamış durumda .
Seçim ittifaklarına, işbirliklerine vb konularda HAK-PAR’ın aldığı pozisyon hem kendisini “Kürdistani Blok” olarak tanımlayan çevrelerce ve hem de HDP tarafından eleştirilmektedir.
Seçimler için ittifak girişimleri HAK-PAR’ın felsefesine uymadı.
- HAK-PAR otoriter , tekelci siyasetin dışında güçlü bir alternatif ( odak ) oluşturmak ;
- siyasal şiddete karşı barışçı yöntemleri esas almak,
- illegal vesayete karşı açık mücadelenin özerkliğini savunmak,
- bireyi makineleştiren Stalinist örgüt tarzına karşı bireyin özgür iradesini öne çıkarmak
- şiddetin zorbalığını meşrulaştırma çağrılarına karşı vicdanın sesini çoğaltmak ihtiyaçlarına cevap olsun diye oluşturulmuştu.
- Millet olmanın getirdiği doğal çeşitliliği tek bir paydaya almak gibi sığ ; toplumsal düşünceyi renksizleştiren , daraltan , tek tipleştiren kalıpların dışına çıkmak arzusunu taşıyanları bir araya getirmek çabasıydı.
Bu temel felsefe üzerinden hareket eden HAK-PAR siyasal ilişkiler geliştirirken “doğal müteffik” olarak gösterilen muhataplarına ilişkin değerlendirmeler yapmak , tartışmalardan çıkan ortak akılla davranmak durumundaydı.
Eğer gerçekliği dolandırmadan tarif edecek isek en güçlü muhatabımız HDP’nin arkasındaki temel güç, koca bir kitleyi mutlak itaat mekanizmasıyla kendi propaganda kavramlarıyla motive etmeyi, hapsetmeyi, kendi ekseninde tutmayı başarmış bir yapıdır.
“Kürdistani Blok” ise biz ne söylüyorsak doğru odur, söylemediklerimiz de yanlıştır havasındaydı. HDP toptan yanlış biz toptan doğruyuz. “ Kürdistani” olmanın normu biziz; gerisi Ankaracı, entegrasyoncu… “Doğal müttefik”lerimizden olan “Kürdistani Blok “ bunu iddia ediyordu. Fakat bu kadar iddialı ve köşeli değerlendirmelere sahip, HDP ve arkasındaki yapıya bu şekilde bakan “Kürdistani blok” , görüşmeler sırasında her nedense “alternatif”ten hep HDP ile seçim ittifakını anlıyordu. Bunu açıkça dile getirmiyorlardı ama tarif ettikleri şey hep HDP oluyordu. HÜDAPAR’ın da adının zikredilmesi biraz da işin kamuflajıydı.
HAK-PAR açısından HDP ile ittifak yapmak, “başat” ve “hakim güç” olan HDP’nin arkasındaki yapıyı tek ve biricik güç olmasını sağlayacaktı. Bu ihtimal HAK-PAR’ın kuruluşundaki temel felsefeye aykırıydı ve Kürd siyasetinin sıhhati açısından çok kaygı yaratıcı bir ihtimaldi.
HAK-PAR ‘ın seçim ittifakı görüşmelerine çağrılmış olması “Kürdistani Blok” için gittikçe bir sorun gibi duruyordu. Aslında Hak-Par’dan kurtulmak istedikleri seziliyordu.
Arandığında herkesin, her zaman, en çok bulabileceği şey bahanedir. Zaten aramaya başlamadan önce bu arkadaşların ceplerinde birkaç tane vardı. Bir arkadaşın yazısında sonradan açık edildi. Bu yazıya göre ; “…tavrı bilinen HAK-PAR ile bu işe girişmek ve ayrıca HDP ile bir ittifakı düşünmeyen aydınların girişimiyle bu işe başlamak temel iki yanlıştı.” ( Bakınız Sait Aydoğmuş’un Rupela Nu’daki yazısı )
İttifak görüşmelerimiz öncesinde ve görüşmeler sürecinde “Kürdistani Blok” içindeki kimilerinin “milletvekili olma arzusu besledikleri” yaygın bir söylentiydi.
Müneccimlikten değil bir takım verilerden hareketle bu sonuca ulaştıklarını söylüyorlardı. Biz niyet okuyucu olmadığımızı belirtsek de kulağımıza gelen bu değerlendirmeler cebimizde dip not olarak duruyordu. Toplantılarda bu türden söylentileri asla dillendirmedik. Buna tenezzül etmedik. Ama toplantıdan çıktıktan sonra, bu türden arzuları mahkum eden ifadeler içeren Parti Meclisi Sonuç bildirgemizi kamuoyu ile paylaştık.
HAK-PAR’ın ambarında milletvekili, belediye başkanı olma arzularını besleyecek gıda yoktu. HAK-PAR ile yollarını ayırmak için aradıkları bahaneyi ceplerinden çıkardılar: “HAK-PAR HDP ile ittifaka karşı”
HDP ile İttifaka bakışımız
Hayır bu doğru değil, değildi. Biz HDP ile ittifaka karşı değildik. Biz eklemlenmeye karşıydık.
İttifak girişimlerine hassas yaklaşım , mesafeli durmak yaklaşımımız nerdeyse akıl dışılık olarak görüldü.
HAK-PAR’a göre yapıla gelen şekliyle ittifaktan “ bir iki mebusluk, bir iki belediye başkanlığı” almak, karşılığında da biat etmek ve alternatif olma iddiasını bir kenara bırakmak olurdu. Bu şekliyle ittifak, muhatabımızın sadece “ başat/hakim güç” değil, “tek güç” olmasını sağlayacaktı.
HDP’nin ittifaktan anladığı şey mebusluk, belediye başkanlığı kontenjanı vermek; senin de onun kampanyasına destek vermendir. Bu da makul sayılabilir. Doğaldır. Ama işler bu duruma geldikten sonra artık gerisi pazarlıktır. Sayı ve sıra pazarlığı. Siz bu noktaya geldikten sonra kendinizi HDP’nin hakimiyet alanına teslim etmiş olursunuz. Veto etme hakkı dahil sizi veya sizden kimi nereye ve kaçıncı sıraya yazarsa kabullenmek durumundasınız. Geri dönüşü olmayan bir koridora girmiş olursunuz. HAK-PAR’ın girmek istemediği koridor buydu.
Kaldı ki görüşmelerden çekildiğimizin ertesi günü HDP, Eş başkanın da içinde bulunduğu çok sayıda üst düzey yetkiliden oluşan bir heyetle HAK-PAR’ı ziyaret ettiler ve “ Kürtlerin birlik ihtiyacı”nı öne çıkararak seçimde birlikte hareket etmek arzusunda olduklarını belirttiler. Biz de “ Kürtlerin Birlik ihtiyacı”nı teyit ettik . Ancak sonrasında ne onlar ittifak için bir öneri sundular ne de biz. Ne “Kürdistani” biraderlerimizden ne de HDP’den somut bir öneri gelmeyince konuyu kapanmış kabul ettik.
Şayet HAK-PAR’ın seçime parti olarak girmesi engellenmeseydi ve HAK-PAR kendi amblemiyle seçime katılabilseydi, mebusluk da talep etmeksizin HDP ile ittifakı sonuna kadar zorlardık. İttifak için kapıları ilk çalan biz olurduk. Sonuçta seçim yasası partilerin ittifakına izin vermişti. MHP ve BBP AKP ile Cumhur İttifakını ; RP ve İP CHP ile Millet İttifakını kurmuşlardı. Elbette Refah Partisi veya İyi Parti CHP ile ittifak yapabiliyorsa benzer bir hukuk çerçevesinde HAK-PAR ile HDP acil demokratik talepler çerçevesinde demokratik bir ittifak kurabilirdi.
HDP ile ittifakta bir başka çekincemiz veya kaygımız herkesin bildiği bir gerçekliğe tekabül ediyordu. HDP’nin sivil, özerk bir iradeye sahip olup olmaması; dolayısyla bağımsız karar verebilen bir muhatap olup olmaması sorunuydu. Biz HDP’nin bizimle ittifaka tek başına karar veremeyeceğine inanıyorduk. Basiretle düşünen hiç kimse bu kaygımızın yersiz olduğunu söyleyemez. Sonrasında “Kürdistani” biraderlerimizin kamuoyuna verdikleri ittifakın gerçekleşmemesinin sebeplerine dair beyanatlara bakılırsa, HDP’nin bahsettiğim karar verme özerkliğine sahip olamadığını gösteriyor.
Şimdi “Kürdistani” biraderlerimiz gönül rahatlığıyla “bakın en azından biz denedik ve HDP’yi açığa çıkardık” diyebilirler . Ama bu yolu denememiş olması nedeniyle HAK-PAR’ı suçlamaları yersiz olur. HAK- PAR olarak o şartlarda görünen köye kılavuz aramadık.
23 Ocak 2020
Comments