HAK-PAR 8.Kongresine Giderken...
- Av. Sedat Çınar
- 9 Eki 2019
- 3 dakikada okunur

Kürtler, özgürleşme yolunda büyük fırsatlar ve riskler barındıran son 30 yılın en zor ve en kritik döneminden geçerken , HAK-PAR ( Hak ve Özgürlükler Partisi ) da en zor döneminde kongreye gidiyor.
Kürdistan’ın Güneyinde iç birlik sağlanmadan , uluslararası dengeler hesaplanmadan bağımsızlık referandumuna gidildi ama nerdeyse eldeki federasyondan da oluyorduk. Kerkük , Musul ve çevresi kaybedildi. Bağdat ve Tahran destekli çete ordusu Haşdi Şabi’ye Uluslararası koalisyon izin verseydi çok daha ağır kayıplar muhtemeldi.
Ardından Kurdistan’ın Rojavasındaki Efrine Türk ordusu saldırdı ve çok kısa sürede ele geçirdi. YPG gücünün PKK tarafından bir hodpesentlikten (bencillikten) öteye geçemediği anlaşıldı. Sözüm ona PKK Türkiye’yi Rojava’ya çekerek burnunu sürtecekti. Şimdi bütün bir Rojava Türkiye’nin tehdidi altında.
PKK fena şekilde yanıldı ve Kürtlerin Süriye’de elde ettiği güç zayıflamaktadır.
Türkiye Rusya’ya yanaşarak ABD’nin; elinde tuttuğu milyonlarca mülteci kitlesiyle AB’nin direnişini kırmak, Rojava’ya saldırısına razı etmek istemektedir. ABD ve Trump yönetimi Türkiye’nin bu siyasetine taviz vermektedir. AB ise mültecilerin akınına uğramaktan korkuyor. Bu korku AB’nin elini kolunu bağlamış; Türkiye’de insan hakları ihlallerini , Suriye Kürtlerine saldırı tehditlerini umursamaz olmuştur.
Kürtlerin, Kurdistan’ın nasıl bu hale geldiğine, niye bu halde olduğuna dair sayısız sebep ve görüşler vardır.
Bu sebepler arasında en çok öne çıkanı, Kürtlerin iç birliğini sağlayamamış olmasıdır. Kerkük'ün, Musul’un kaybedilmesinde en önemli etken bu sebepti. Kürtlerin bu bölünmüşlük hali ihanete kadar gitti.
Türkiye’de Kürt hareketinin başat aktörü PKK, 2014’ten başlayarak hayati hatalar yaptı, her neyi hesapladıysa veya her neyi düşündüyse büyük bir yanılgıya düştü. Muhtemelen PKK HDP’ye verilen 6 milyon oyu ya 6 milyon savaşçı saydı ya da Ankara’daki iktidar çekişmelerinden Ankara’yı fiili bir duruma razı edebileceğini düşündü .
PKK yanıldı.
PKK’nin bu yanılgısını gören Kürt hareketinin diğer zayıf aktörleri duruma müdahale edemedi ve PKK yenildi. Halen yanıldığını ve yenildiğini kabul etmeyen PKK kuyruğu dik tutan boş övünmelere devam etmektedir. Seçimlerde HDP’nin aldığı oylara bakarak Kürt halkının bu yanılgıya destek verdiğini sanmaktadır.
Türkiye’de Kürt Hareketinin PKK dışındaki diğer aktörleri büyük bir dağınıklık ve bölünmüşlük içindedir. İsimlerinde parti, kapılarında bir tabela olsa da hem fonksiyonel açıdan hem de organik olarak parti olma özelliklerini taşımaktan çok uzaklar. Siyasal , örgütsel tıkanma içindeler, Kürt internet sitelerine birkaç beyanat vermekle görünür olmaya çalışıyorlar.
Sonradan başka partiler oluşturacak kadro ve üyeleri partiden ayrılmışken HAK-PAR 2015 yılı Kasım seçimlerinde oyunu tam bir kattan fazla artırarak en fazla oyunu artıran parti oldu. 2015 Kasım seçimlerinde HAK-PAR’ın aldığı bu oy toplumsal bir ihtiyaca işaret ediyordu ve bu durum haklı olarak birçok kesimin dikkatini çekti. Böylesi bir durumda HAK-PAR’ın sahiplenilmesi gerekirken ne yazık ki tam tersie işlevsiz yeni örgütlenmeler yaratılarak HAK-PAR’ın alanı daraltıldı. HAK-PAR ise bu oyları örgütlenme yönünde mobilize edemedi.
KDP’lerin ( maalesef çok sayıdalar), PAK’ın, PSK’nin, HAK-PAR’ın alanına oynamaları HAK-PAR’ı içe kapanmaya itti. HAK-PAR, kendisinden kopmalara ve ayrışmalara göre pozisyon almaya başladı.
HAK-PAR eli silahlı tekçi siyasetlere alternatif olarak ortaya çıkmıştı. Bu felsefeden hareketle sosyalistinden dindarına kadar geniş halk kesimlerine ulaşmayı ve şiddeti reddeden bir mücadele yöntemiyle güçlü bir siyasi alternatif oluşturmayı hedeflemişti. Oysa bu kesimlerin ne ideolojik olarak ne de siyaset tarzı itibariyle HAK-PAR’dan farklı bir yapıları yoktur; dolayısıyla bu kesimler HAK-PAR’a rakip özelikte yapılar değil, dost yapılardır.
HAK-PAR’ın 2018 yılı Haziran’ındaki baskın seçime parti olarak katılamaması, iyi hesaplanmamış bir kararla bağımsız adaylarla girdiği bu seçimde hatırı sayılır oylar alamamasının yarattığı moral bozukluğuyla 2019 yılı Mart seçimlerine de parti olarak katılmanın koşullarını yaratamayınca parti kadrolarında ve etrafındaki destek çemberinde kırılmalar oluştu.
HAK-PAR böylesi bir süreçte kongreye gidiyor.
Ne yapmalı ?
Kongreye çok kısa bir süre kaldı. Zaman dar. Genel Başkan adaylarının fazla oluşu, mevcut genel başkanının “demokratik hakkını“ kullanarak tekrar aday olması bazı hamleler, açılımlar yapılmasının önünü şimdilik kesmiş olsa da Kongre sonrasında yapılması gerekenler listesini birlikte çıkarabiliriz.
HAK-PAR küçük bir parti olabilir ama çok kıymetli olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu zor süreci göğüsleyecek güçlü, süreci izleyen değil, müdahale edebilen bir örgüt yapısı oluşturmak sorumluluğu sadece HAK-PAR kadrolarına değil, dışımızdaki yurtsever kadrolara da düşer.
07.10.2015
Comments