Kuzey Kürdistan’da işler böyle mi yürüyor?
- İlhan Çetin
- 2 Kas 2016
- 3 dakikada okunur

Özgürlük mücadelesinde birçok yöntem vardır. Demokratik siyaset de bu yöntemlerden biridir, silah da. İki yöntemin kullanılacağı alanlar, amaç ve hedefler ayrıdır; bunlar bir arada kullanılamaz; kullanılması halinde biri diğerini işlevsiz kılar.
Silahın gölgesinde yürütülen siyasetin, başarı şansı yoktur. Hangi yöntemin daha fazla kazanım sağlayacağını, sizin yaşadığınız ülkenin sosyolojik ve siyasi gerçeği belirler. Yani silahı ya da demokratik siyaseti önerirken, o ülkenin sosyolojik ve siyasal gerçeğini göz önünde bulundurarak doğru önerme yapılmalı. Silah demokratik alanın bittiği ve legal siyaset yapma koşullarının ortada kalktığı durumlarda mücadele için, gerekli olabilir. İyi sonuç almak için silaha başvurmanın bu sebepleri ve koşulları oluşmalıdır.
Siyasi örgütlemenizi yapamıyorsanız, siyasi partiler, STK örgütlülüğü ve Sendika haklarınız vb. şeyler ortadan kalkmışsa, silah bir yöntem olarak kullanılabilir. Tabii silaha başvurmak zorunda kaldığınızda, bununla da iş bitmiyor ve silahlı kalkışmanın kendine has koşulları da vardır. Halkınızı örgütlemiş, savaşa hazır hale getirmişseniz;sivillerin, çocuklarınızın can güvenliğini sağlamışsanız, savaş koşullarında ekonomik anlamda halkınızı idare edebilecek olanakları geliştirmişseniz ve savaşa hazır hale getirmişseniz, silah bir yöntem olarak devreye sokulabilir. Peki, silah ve şiddet her zaman sonuç verir mi?
Unutulmamalı ki 21. yüzyıl dünyasında silah ve şiddet bağımsızlık talebi dışında, siyaset yapma olanaklarının tamamen ortadan kalkması dışında, hiçbir talep için kullanılamaz; ne karşıtınızla anlaşarak hayata geçilecek ulusal statüler için, ne de demokratik ve kültürel talepler için; aksine haklı mücadelenizi terör ize eder ve sizi gerçek amacınızdan da alı koyar. Kuzey Kürdistan gibi bir coğrafyada henüz tüm demokratik yolların tıkanmadığı bir alanda silahın ve silahlı şiddetin bir yöntem olarak seçilmesi akıl karı değil. Bunu yaptığınızda, kullandığınız demokratik alanı da yok ederek, mücadele enerjisini işlevsiz hale getirirsiniz. Her silahlı ve şiddet içeren kalkışmalar özgürlük mücadelesi veren halklar için mi yapılır; yoksa, bunun kriminal yanları da var mı, iyi düşünmek gerekir. Bazen karşıtınız sizi bilerek silaha ve şiddete teşvik eder, ki sizi ezmenin de koşulları oluşsun. Çünkü hakkını verip, siyasi yolları kullanan bir halk, her zaman en büyük tehlike görülür. Hele halk siyasal çerçevede kitleselleşip büyümüşse, hem içeride hem de dışarıda, sömürgecisini zor duruma sokar ve elini ayağını bağlar; çözüme de zorlar. Özellikle medeni dünya ile iç içe olan ve uluslararası insani sözleşmelere imza atmış sömürgeci ülkeler bu kurnazlığı yaparlar. Dünyada bunun çok örneklerini gördük. Gerektiğinde yapay rakipler oluşturarak, bu yapıların eliyle mücadelenizi terörize eder ve bahanelerle bir halkın özgürlük mücadelesini kanla bastırabilir ve yok etmeye kalkışabilirler. Tüm dünyanın gözü önünde hukuku rafa kaldırır ve en acımasız yöntemlere başvururlar. Kimsede yapılan zulme gıkını çıkarmaz. Çünkü silahın ve şiddetin dozu artar, amaçsız bir kalkışmaya dönüşüp, demokratik alanı tehdit eder ve sivillerin hayatını riske ettiğinde, işleri daha da kolaylaşır. Devletler bu olanağı sağlamak için kurdukları yapay yapıların üzerinden içine sızdırdıkları elemanlar vasıtasıyla, paslaşarak da rahatlıkla işlerini yapabilirler. Sizin başınıza öylesi yapay yapılar musallat ederler ki gıkınız çıkmaz ve o yapay yapının yarattığı algının dümen suyunda tüm yanlışlarına rağmen ondan vazgeçmez ve kendinizi içinde yüzmüş bulursunuz. Sizi koruduğunu, size özgürlük getireceğini sanırsınız. Kullanışlı örgütlerin bir başka özelliği ise, kendi dışında oluşan özgürlük hareketlerine karşı acımasız olmaları ve onlara yönelerek yok etmeye çalışmalarıdır. Kendi içinde yanlışları dile getiren muhaliflere asla yaşam hakkı tanımazlar. Öyle ya da böyle iç infaz yaparak katledilmelerini kitleleri gözünde mubah hale getirirler. Uyguladıkları yöntemlerinin yanlış olduğunu, halka yarar getirmediğini çok iyi bir şekilde ortaya koyan partileri, siyasi aktörleri, aydınları, baş düşman olarak rahatlıkla hain ilan ederler. Bazen bunu mahalle baskısı oluşturarak, yaftalayıp siyasi linç yaparak; önünü alamıyor, zayıflatamıyorsa şayet, tehdit, cebir ve katletme yöntemlerini devreye sokarlar. Bazen de kendi dışında oluşan özgürlük hareketlerin, partilerin, oluşumların içine sızar ve içeriden yıkmaya kalkışırlar. İçeride birilerini yemleyerek ayartmak da bunların yöntemlerinden biridir. Bütün bu olumsuzlukları, acımasızlığı yapan yapı kamuoyunda da birlikçi ve kucaklayıcı rolünü elden bırakmaz. Kendi dışındaymış gibi oluşmuş, ama kendine hizmet eden partiler ve kullanışlı siyasetçiler eliyle de bu çarpık ve takiyeci siyaseti sürdürürler. Bu söz tam da, Kuzey Kürtlerine şiddetten ve savaştan başka yol önermeyenlere söylenmesi gerekir. Çinli Kılıç ustasının dediği gibi: ‘’tüm silahları kullandık mı ki, ölüme yatıyoruz?’’ Kuzey Kürdistan’ın kırk yıldır içinde bulundu ateş çemberini görmek için kâhin olmaya gerek yok, yeter ki samimiyeti elden bırakmadan, ortaya konulan örneklere, gerçeklere kafa yorun, hakikate rahatlıkla ulaşabilirsiniz.
2.11.2016
תגובות