Tefecilik... (1)
- Süleyman Aydın
- 10 Kas 2016
- 2 dakikada okunur

Ekonomisi pamuk ipliğine bağlı olan bölgemizde bir türlü düzelmeyen ticari ilişkilerin altında yatan nedenlerle ilgili kaç zamandır araştırma uğraşı içindeydim.
Elimdeki doneleri serpiştirerek yazmak durumu esaslı bir biçimde yansıtmak için yeterli değildi. Ayrıca yeterince ve fazlaca bilgiye sahip olmak için, bu konuda çok araştırma yapmaktan geçmediğini anladım.
Ne zaman?
Daha önce sivil bir toplum örgütünde başkanlık yapmış değerli bir isimle konuşana dek...
Değerli bir isim diyorum; çünkü karakter olarak hakikaten on numara.Statü olarak en iyi yere gelmiş. Ancak ayrıldıktan bir müddet sonra rehavete kapılarak işini yükseltmek için tefecilerin kapısını çalınca hayatını, itibarını yerle yeksan etmiş.
Konuşmaya başlıyoruz.Geriye dönüp bakınca ilk bakara suresi 278 ve 279.ayetten bahsederek giriş yapıyor.
Allahın emrine karşı gelmesinin ve hata yapmasının, bütün yaşamı boyunca kendisine ağır bir yük yüklediğini söylüyor.
Bakara suresinin anılan ayetlerinde ne diyor diye soruyorum:
- Allah ve Resulü tefecilere savaş açmıştır diyor mealen.
Bu nedenle tefecilerin hüsrana uğrattığı lanetliğe savaş açtığını, onlara karşı halkı bilinçlendirmek, örgütleyip güçlü bir tepkinin çıkmasını sağlamak için elinden geleni yapacağını belirtiyor. Eski şaşaalı görevinden bahsederken oldukça şaşırıyorum. "2003 yılında kısa adı HAYKOP olan Türkiye Hayvancılık Kooperatifi'nin kurucu başkanlığını yaptım," derken eskortların eşlik ettiği tepe lambası olan makam aracı olduğunu da öğreniyorum.
Maalesef son yıllarda tefeciliğin özellikle ve çoğunlukla tarım ve hayvancılıkla uğraşan köylüler arasında revaçta olma hasabiyle Sayın Başkanımızın melanete tamamıyla vakıf olduğunu öğreniyorum.
Bakara suresine dayanarak şöyle diyor :
"Allah ve Resulü tefecilere savaş açmamızı emrediyor da neden duruyoruz o halde, demekten alamıyor kendini.
Her gün konuşmalarımızın bir bölümünü yazacağım.
Öyle ki, kimsenin gözünden kaçmasın.Sindire sindire deklare edelim diye.
İş adamları veya insanlar nasıl ve neden tefecilerin eline düşüyor diye soru geliyor aklıma. Sağ olsun eski başkan cesaretle vakurla cevap veriyor:
"Bir işadamı bütün iyi niyetiyle bir işletme veya bir fabrika açmak,işini büyütmek istiyor.Para bulmanın üç yolu vardır: 1-Kredi almak için bankaya baş vurmak, 2-İşletmesine bir ortak bulmak, 3-Aç kurtlar, yamyamlar ve leş kargaları gibi bekleyen tefecilere gitmek.
Bankaya gidince senetleri veya çekleri dar bir zamanında hasbelkader protesto olduğu için, mal varlığına rağmen, banka asla kredi vermiyor ve dolayısı ile tefecilerin kucağına itiyor. Ortak alma fikriyle plan yaparken tefecilerin önerilerine kanıyorlar.Fabrikaya alacağın kişinin huyunu suyunu bilmediğini, uyum sağlama ihtimalinin yüksek olabileceğini ikna mekanizması olarak sunduktan sonra kendi ağına düşürüyor.Bir de bu yıl ödeyemezsen gelecek yıla Allah Kerim diyerek esnek gösterilen seçeneğin rehavetine kapılınca bir de bakıyor ki bütün malını mülkünü tefeciye ipotek ettirmiştir.
"-Sonrası malum; meşum leş kargalarının ağına takılan iş adamları bir daha iflah olmuyorlar," diyor.
Bölgede kimler perişan olmuş,ne hale gelmişler, kanıtlanmış şekliyle açık örneklerle ortaya konacaktır.
Sonraki bölümlerde neler anlatılacak kısaca belirteyim:Tarım müdürlüklerinde durumu iyi olmayan çiftçileri jurnallayıp onları bankadan uzaklaştırarark tefecilere sürüklenmelerinden tutun;lüks kafelerde kızları yaşındakileri ahlaksızlaştıran kartaboz tefecileri, traktör, gübre ve canlı hayvan raişiyle tefeciliğe kılıf uyduranları konuşacağız.
Bölgede tefecilerin eline düşmüş belli kişileri de açıklayacağız aynı zamanda.
Comments