top of page

Türkiye ve Kürt ulusal hareketi nereye gidiyor ?


Türkiye ve Kuzey Kürdistan şu anda hiç de iyimserlik verecek bir durum yok.

Ortadoğu’daki yangın Türkiye’ye de sıçradı. Gerçi bu durum yeni değil. Kürt sorunu bakımından 30 yılı aşkın, hatta 30 yıldan da fazla bir süredir Türkiye bir yangın yeri gibi…

Ama Ortadoğu’daki son gelişmeler Türkiye bakımından durumu daha olumsuz bir biçimde etkiliyor.

Ortadoğu’daki yangından uzak durmanın yolu Türkiye’nin sorunlarını akıllıca çözmesiydi. Yani bir Kürt sorununu çözmek, iki Alevi sorununun çözmek. Böylece Türkiye’ye barış getirmek ve Ortadoğu’daki yangından uzak durmak...

Türkiye bunu başaramadı. AK Parti İktidarı altında da bunu başarmadı ve işler herkes için, Türkler için de Kürtler için de, AK Partinin kendisi için de olumsuz bir yönde gelişir oldu. Biliyorsunuz, söylemeye gerek yok, bu ülkedeki en büyük sorun Kürt sorunudur.

AK Parti bu sorunu çözecek ciddi projelerle ortaya çıkamadı. Başta bazı olumlu adımlar attı, ama Kürt sorununu gerçek anlamda çözecek bir proje ile ortaya çıkamadı. Sorunu PKK ye silah bıraktırmaya indirgedi. Tabi PKK’nin silah bırakması da tek başına iyi olur. Kürt halkı için de Türkiye’de barışçıl bir ortamın oluşması için de iyi olur. Ama PKK’ye silah bıraktırılması için en azından bir genel affa ihtiyaç var. (..) Kaldı ki Kürt sorunu sadece PKK’nin silah bırakması değildir. Çözüm Kürt halkının haklarının tanınmasıdır. Hükümetin buna uygun projelerle ortaya çıkması gerekirdi. Çıkmadı.

Çıkmayınca, başka sorunlar da işin işine karışınca, olaylar daha da içinden çıkılmaz hale geldi.

Şu anda son bir yılda meydana gelen çatışmaların sonuçlarını hepiniz biliyorsunuz.

Bir de buna Fetullahçıların darbesi denen darbe, (..) Türkiye’nin Suriye’nin içişlerine bulaşması, Suriye konusunda yanlış politikalar izlemesi sonucu ortaya çıkan durum eklendi.

Şimdi Türkiye bir yandan da Suriye’de ÖSO eliyle çatışıyor, savaşıyor.

Sözde IŞİD’e karşı savaşıyor; ama daha çok PYD’yi engellemeye çalışıyor.

Türkiye’nin Suriye politikasını başından beri eleştirdik. Türkiye Suriye’nin komşusu olarak bu ülkeye barış gelmesine, demokrasi gelmesine yardımcı olmalıydı. Oysa Suriye'de Esad rejimini yıkmayı önüne hedef koydu. Birinci hedefi bu oldu. İkincisi oradaki Kürtlerin herhangi bir statü elde etmemesiydi. PYD’li veya PYD siz… Bunlar yanlış tutumlardı (..).

Suriye’de Kürtlerin haklarına kavuşması Türkiye’yi niye ürkütüyor?

Çünkü Türkiye kendi Kürt sorunu çözmeyi başaramıyor. Başaramadığı için güneyde de Suriye’de de Kürtlerin bir statü elde etmesinden korkuyor.

(..) Zaman zaman söyledim, TV’lerde de söyledim. Türkiye yönetimi akıllı olsa, çağdaş olsa sorun çözmek istese PKK sorununu bir haftada çözer.

Türkiye PKK sorununu kendi eliyle yarattı ve Türkiye PKK sorununu çözmek istemiyor.

Başından beri çözmek istemiyor.

PKK’nin ortaya çıkışını bir yana bırakalım. O 1970li yıllardaki hikayeyi bir yana bırakalım. Öcalan yakalanıp Türkiye’ye getirildikten sonraki gelişmeleri biliyorsunuz. Bütün istemlerinden vazgeçti. Dedi ki “yol açın, dağdakilerin hepsi gelsin, teslim olsunlar”. PKK bunu benimsedi. Dağdaki komutanları kabul etti. Hatta iki heyet gönderdiler, birisi Avrupa’dan, diğeri Güney’den.

Ama gelenleri tutuklayıp hapse soktular, ağır cezalar verdiler. Bu koşullarda dağdaki insanlar iner mi?

Demek ki Türk devleti PKK’nin dağdan inmesini istemedi. Nasıl olsa Öcalan’ı yakaladım, elimdedir, ne diyorsam yapıyor. Ben de Kürt sorununu böylece ortadan kaldırır, bitiririm anlayışı… PKK yi bu işte kullanmak istedi. (...)

AK Parti hükümeti döneminde de durum değişmedi (ki Öcalan daha önce askerlerin kontrolündeydi, Sonra AK Parti’nin kontrolüne girdi). AK Parti de şunu düşündü: Kürt sorununu çözmek için öyle otonomi, federasyon gibi büyük adımlara gerek yok. Nasıl olsa Öcalan sihirli bir değnek gibi ve elimizde… Ne diyorsak yapıyor. Öcalan ne diyorsa PKK de onu yapıyor. PKK ne diyorsa Kürtler de yapmak zorunda. Ee, biz de Öcalan’ı kullanır, bu işi hallederiz. Bunlara silah bıraktırırız, bu iş biter.

Ama bu kadar basit olmadığı görüldü. Bu iş yürümedi, yürümezdi.

PKK ye silah bıraktırmak için bir genel affa ihtiyaç vardı en azından. Ayrıca sorunu çözmek için bazı yeni adımlar atmak, Kürt halkına güven vermek…

Mesela biz çözüm için eşitlik temelinde federasyon diyoruz. Biliyoruz, kolay değil. Ne AK Parti Hükümeti ne başka bir hükümet hemen “buyrun size federasyon, bu işi çözelim” demezler.

Keşke bu kadar akıllı olsalar, keşke bu kadar cesur olsalar. Ama değiller!

En azından bir yandan genel af çıkarıp PKK yi silahsızlandırmaya çalışırken diğer yandan Kürtçe okulları serbest bırakabilirlerdi. Kürtçe eğitime geçebilirlerdi; ilk ve orta okullarda liselerde, üniversitelerde.

Böyle bir adım güven verirdi, yumuşatırdı havayı. (...) Daha sonra da sorunun eşitlikçi çözümü için mücadelemize devam ederdik. Bunu bile yapmadılar.

Buna karşılık Kürt tarafında da -taraf olarak görünen, Kürtlerin büyük bir kesiminin de öyle gördüğü, Türklerin büyük bir kesiminin de öyle gördüğü, öyle sandığı- PKK’nin ve onun çizgisindeki legal hareketin, HDP’nin durumu ne?

Onların Kürt sorununun eşitlik temelinde çözümüne yönelik bir politikaları var mı? Yok!

Öcalan’ın geldikten sonra söyledikleri malum. PKK de, onun iz düşümündeki legal partiler de aynı politikayı savunur oldular. PKK ve söz konusu legal partiler, en son HDP ne istiyor?

Kürt kesiminde ve sol kesimde pek çok kişi HDP’nin barajı aşmasından heyecan duydu, destek verdi. Peki Ne istiyor bu HDP Kürtler için? Bağımsızlık yok, devlet yok, federasyon yok, otonomi yok. Bayrak Türk bayrağı, resmi dil Türkçe…Eee, ne istiyorsun sen? Türkiyelileşme, “ortak vatan”, “demokratik ulus…” (Zırva tabi, dünyada böyle bir şey yok; neymiş o demokratik ulus? Uluslar vardır. Demokratik olan ülkeler var, demokratik olmayan ülkeler var. Diktatörlükler, bilmem neler… “Demokratik ulus” neyin nesi.? Bir uydurmasyon... HDP de aynı şeyi söylüyor.)

Yani HDP nin de PKK’nin de Kürt sorununu çözmek için hiç bir projeleri yok.

Bütün bunlar Türk devletinin projesidir.

Beşir Atalay söyledi: “MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile Öcalan ele ele vererek HDP’yi kurdular” dedi. Hiçbirinden ses çıkmadı. Ne bir BDP’liden ne bir HDP’liden; ne solcusundan ne sözde Kürtçüsünden hiç bir itiraz çıkmadı. Kimse demedi ki “ey Beşir Atalay Sen ne diyorsun? Partimizi MİT kurmadı, biz kurduk”. Çünkü gerçek böyleydi.

(...)

Bu konuda bizim artık çok net olmamız lazım. Kürt toplumunun ve Türk toplumu içindeki dostlarımızın net olmaları lazım.

Kürt sorunu Kürt halkının temel haklarını tanıyarak çözülür.

Bu temel haklar tanınmadan Kürt sorunu çözülmez. Kürt sorunu bu durumdaki bir PKK ile, HDP ile çözülemez.

Kürt hareketinin bu çıkmazdan, bu bataktan kurtulup sağlıklı bir yola yönelmesi lazım. Biz HAK-PAR’ı bu bakımından en uygun örgüt olarak görüyoruz.

Editörün Notu: Yazar sn Kemal Burkay'ın bu görüşleri, 19.11.2016 tarihinde Hollanda'nın, Den Haag kentinde, Hak ve Özgürlükler Partisi ile Dayanışma Gecesi'nde yaptığı konuşmasından bir bölüm olarak alınmıştır.

 
 
 

Comments


SON YAZILAR

Federalistler

© 2023 by Kathy Schulders. Proudly created with Wix.com 

  • Grey Twitter Icon
bottom of page