top of page

İletişimde kelime ve yazı

"Japonlar uzun yıllardır bir cihaz geliştirmeye çalışıyorlar ki; geçmişteki insanların beyinlerinden uzaya yayılan, dalgaları ya da parçacıkları ele geçirip o kişinin tüm yaşamını ekranlarda seyredebilmek hayalindeler!"

İnsan beyninin içindeki milyarca hücrenin ve nöronun başardığı en büyük mucizelerden birisi; değişik sesleri kullanarak kelime üretmek ve bu yolla iletişim kurmaktır. İnsan hayvanlardan soyut sesleri tasarlama ve konuşma kapasitesi ile ayrılır. İlk insandan bu yana kelimelerin ve yazının nasıl bir yol izlediği tartışmalı konulardan birisidir. İnsan türünün birbirinden bu kadar farklı dilleri ve yazıları nasıl oluşturduğunu çözebilmiş değiliz. Aradaki fark sadece kelimelere veya dilbilgisine dayalı değildir; temel olarak birbirinden farklı ses çıkarma teknikleri kullanılmaktadır. Aborjinler tıkırtı şeklinde daha mekanik ses çıkartırlar, Hint – Avrupa dilleri ise gırtlaktan çıkan seslere dayalıdır. Bazı Asya dillerinde kelimeler farklı perdelerde söylendiğinde anlam değişir.

Arkeologlar ve bilim adamları yazı söz konusu olduğunda da birbirinden farklı teoriler ürettiler yıllardır. Yazının ilk bulunuşundan günümüzdeki harf yazısı durumuna gelinceye kadar genelde beş asamadan geçtiği kabul edilmektedir: Madde yazısı – resim yazısı – düşün yazısı – ses yazısı – harf yazısı.

Resim yazısı ilk kez Mezopotamya’da, arkasından Mısır`da bulunmuştur

Düşün yazısı (ideographie): Düşüncelerin belirli simgelerle anlatılması demek olan bu tür, resim yazısının gelişmesi sonucunda bulunmuştur. Sümer Çivi Yazısı ile Mısır Hiyeroglif`i bunun en belirgin örnekleridir.

Hece (ses) yazısı (phonographie): şekil yazısından seslerin, hecelerin belirtildiği yazıya geçiş, yazı tarihinde ikinci büyük gelişmeyi yansıtmaktadır.

Harf yazısı, abece (alfabe): Hece yazısında tek heceli sözcüklerin zamanla “sesli” elemanlarını yitirip “tek ses” işareti haline gelmeleri ya da şekil yazısındaki işaretlerin stilize edilip belirli bir sesi belirten simgelere dönüştürülmesi, yazının gelişmesinde son aşamayı oluşturmaktadır. Bu simgeler dizisinde ilk işaretlere Yunanca`da alfa, beta, Arapça`da elif, be denildiği için tüm dizgenin adi Arapça`da elifba olmuştur.

İlk alfabenin M.Ö 2 bininci yılda Mısır ya da Filistin’de başladığı kabul edilir ve çivi yazısını öğrenmekten bıkan zeki bir Kenan’lı çocuğun Mısır Hiyerogliflerindeki sessiz harfleri temsil alıp kendi dili olan Sami dili için semboller icat ettiği iddia edilir. Örneğin A harfi ağzı açık sazan balığını, “S” harfi yılan tıslamasını ifade eder. Ortaya çıkan Sami alfabesinden de Kenan, Arami, Seba ve Yunan alfabelerinin türediği kabul edilir.

Yazı olmadan da diller kuşaktan kuşağa aktarılabilir ama tarihin bilinmesi ve geleceğe iz bırakması açısından yazı kesinlikle gerekli olmuştur. Bu yüzdendir ki; bugünkü medeniyetimiz, yazının bulunması ile tarihin kaydedilmesinden sonrasını bilmektedir. Yazı sisteminin kullanılmaya başlaması dönüp dolaşıp tanrıya ya da gelişmiş varlıklara dayanmaktadır ilginç bir şekilde.

Sümer kil tabletlerine göre yazı ” tanrının katibinden” öğrenilmişti

Mısır yazılarına göre tanrı Thoth yazı dahil tüm ileri düzeyde bilgileri vermişti insanlara. Tanrı Marduk’un oğlu Nebo Babil halkına yazı yazmayı öğretmişti.

Taş tabletlere göre Musa yazıyı görünmeyen tanrı YHVH’den öğrenmişti.

Fenikeliler yazıyı tanrı Taut’tan (Thoth’un başka bir ismi) öğrendiklerini söylediler. Tanrılardan öğrenildiği iddia edilen Alfabenin ortaya çıkışı, insan tarihindeki en büyük sır olarak hala durmaktadır.

Eğer yazılı bir kelime uygun ses frekansları çıkarıyorsa, barındırdığı gizli enerji ve ya duygusal anlam zihinsel kavramlarla bağlantılıdır. Söylenen bir kelime sembol ile ifade edilen enerjiyi kök sesleri ile birlikte kapsıyorsa iletişim sağlanabilir. Kabalistler modern dil kullanımının enerji köklerini yapay bir şekilde yok ettiğini söylemektedir. Örneğin İngilizce konuşan insanlar, artık bütünsel telaffuz kullanmamaktadır, dolayısıyla duyguların kelimeler üzerindeki gücünü kaybettiği ortadadır.

Günümüzde bazı ses sanatçıları uygun notalar ile cam bir bardağı kırabilmektedir. Tibetlilerin bazı ses frekanslarını kullanarak büyük taşları kaldırdığı bilinmektedir. Mısırda piramitlerde bulunan bazı vazoların ancak süper hızda ses dalgaları ile çalışan çok güçlü matkaplarla oyularak yapılabilecek bir yapıda olduğu açıklanmıştır.

Duyu dışı iletişim

Tanınmış bilinç uzmanı ve yazar Gary Schwartz tüm iletişim şekillerinin enerji değişimiyle bağlantılı olduğunu söyler. Evreni algılama şeklimize göre bir kelimeyi düşünerek bile zihnimizde titreşim yaratırız. Yazılı veya sözlü kelimeler bir insan tarafından algılandığında gizli enerji tepkilerini ortaya çıkarır. Sadece düşünerek zihnimizde yarattığımız titreşimlerin bir alıcı tarafından algılanması ile de telepatik bir iletişim gerçekleştirebiliriz.

Konuşma ve yazma dışında kalan iletişim yeteneklerimiz arasında olan telepati, en fazla bilinen psişik fenomendir. Telepati, iki zihin veya ruh arasında herhangi bir aracıya gerek kalmadan (kelime – ses – yazı – telefon vb. gibi) düşünsel yollakurulan haberleşme ve bilgi alışverişidir. Bu tür ruhsal ve zihinsel irtibatlar derin telepatik birleşmelerdir ve evrensel bir iletişim aracıdır. Telepatide alıcı ve verici olmak üzere en az iki kişi vardır. Düşüncesini gönderen ajan verici(agent), alıcı (percipiant) ise süjedir. Aslında eski ve körelmiş olduğu düşünülen bir yetenektir.

İlkel kabul edilen Aborjinlerde, Afrika kabilelerinde, Kızılderililerde, Hint yogilerinde, Uzakdoğu rahiplerinde telepatik haberleşme yeteneği medeni toplumlara göre daha fazla korunup kullanılmıştır. Telepati özellikle aşıkların, anne ve çocukların, birbirini çok seven dostların, kardeşlerin arasında diğer kişilere oranla daha kuvvetlidir. Telepati zaman ve mekan kavramı ile sınırlı değildir, Henüz kelimeye dönüşmemiş aşamada oluşan titreşimlerin onu hissedebilen ve alıcı durumunda olan diğer bir beyin tarafından algılanması bilinen beş duyu dışında gerçekleşir.Telepatide tespit edilen önemli bir gerçek de zihnin bu iletişim sırasında alfa dalga boylarında olmasıdır.

Kaynak, erişim: https://indigodergisi.com/2016/06/iletisim-ve-iletisimin-titresimi/

 
 
 

תגובות


SON YAZILAR

Federalistler

© 2023 by Kathy Schulders. Proudly created with Wix.com 

  • Grey Twitter Icon
bottom of page