top of page

Sanat ve insan


Sanat nedir, sorusu sanat felsefesinin sürekli sorularından biridir. Felsefenin sorulan bir soruya hiçbir zaman tam bir yanıt vermeyeceği ve açık uçlu yanıtlarla bilgiyi zenginleştirme amacı akla getirildiğinde, herkesin ayrıca bu soruya verilecek bir yanıtının olması bakımından faydalı bir eğilimdir.Sanatla ilgili çok çeşitli ve farklı görüşlerin olması bu yüzdendir.

Tartışmalar sürüyor hala. Sanata ilişkin tanımlar ve bilgi zenginleşiyor.

Basit bir açıklamayla sanat önce hayal gücünün eseridir. Hayal edilen şey somut bir biçim kazandığında ortaya çıkan ürün sanattır. Hayal gücünün yaratıcı bir nitelik kazanması için soyuttan somuta biçimlenmesi, ortaya çıkması gerekmektedir. Bu süreç tamamlanmadıkça, sanat diye bir olaydan bahsedilemez. Düş ile düşüncenin, tasavvur ile eylemin bir araya gelmesi ile ortaya çıkan gerçeklik somut bir biçim aldığında, bütün o süreçlerin ulaşıp somutlaştığı sonuç, sanattır. Oldukça karmaşık ve çok çeşitli olgularla devam eden bu süreç sonunda gerçekleşen sanat kendini uyumlu bir bütünlük halinde sergiler.Düşünce, renk, çizgi, eylem, çatışma diyalektikleriyle bu karmaşık sürecin uyumu ile estetik bir değer kazanır.

Zanaat ile sanat arasındaki ayrım; zanaatın estetik bir ihtiyaçtan ziyade maddi ihtiyaçla kendini ortaya koymasıdır. Zanaat ile ortaya çıkan ürün göze hitap edebilir, çekici bir görünüm kazanabilir. Ama zanaatın kaygısı bu değildir; zanaatın temel kaygısı ürünün pazarda mümkün oldukça hızlı alıcı bulmasıdır. Bu yönüyle zanaat meta üretiminin bir seksiyonudur. Sanatsa ürüne duygu ve düşünce katar; bir hayali resmeder. Ürün bir ve tektir. Zanaat ürünü gibi yeniden üretilmez. Meta pazarına çıkmaz.

Bir resim, iki kere yapılmaz. Bir şiir, bir oyun, bir roman iki kere yazılmaz.

Sanat ürünü ortaya çıktığı andan itibaren yapısı ile ifade ve estetik ölçüleri değişmez. İnsan sanatın bu özelliğiyle varlığının özgün yanlarını açıklar, bir ifadeye, bir söyleme, bir görünüme dönüştürür. İki insan aynı değildir; konuşma ve söylem biçimi, aynı olayı anlatma biçimleri farklıdır. Sanatın bireyci değil, bireyselliği buradadır. İki insan aynı şeye bakarken, aynı şeyleri görmez. Sanat bireysel bir evrenden ve bakış açısından çıkar ve toplumsallaşır.

Burada toplum, insan ve sanat ilişkisini anlamak için, insan nedir sorusu ayrıca karşımıza çıkıyor. Bunun yanıtı çoğunlukla sanat eserinde verilmeye çalışılmaktadır. Çünkü sanat insanı ve insanın ilişkide olduğu dünyayı anlatır. Her insan nasıl özgün bir varlıksa, her sanat ürünü öyle bir özgünlük sergiler. İnsanın benzemezliğiyle sanat ürününün benzemezliği ve evrensel doğası bu özgünlüğüyle bir görünüme bürünür. Sanat insanın yüzü, tarihi ve öyküsü olarak ortaya çıkar. Sanat insanın bu hallerini sıradanlıktan çıkartarak çekici hale getirir; onun ne oluğunu göstermeye çalışır.

Sanatın evrensel niteliği, insanın ortak doğası üzerinden biçimlenmiş olmasından kaynaklanıyor. Bu yüzden sanatı olmayan bir toplumdan söz edilemez. İnsanın olduğu yerde, sanat vardır ve sanatın dili ortaktır.İnsan ve sanat ilişkisi de evrenseldir; sanat insanın kendisini ve insanın ilişkide olduğu olguları yansıtan sürekli bir anlatım aracı ve etkinliğidir. Bir yerde sanat varsa, önce orada insanın olduğunu anlamak gerekir.

 
 
 

Comments


SON YAZILAR

Federalistler

© 2023 by Kathy Schulders. Proudly created with Wix.com 

  • Grey Twitter Icon
bottom of page