top of page

" Kürtleri satmak"


Bunlar Britanyalı bir gazetecinin sözleri. Ancak çığırtkan gibi her tarafa duyuran bizimkiler, sanki gökten inme kutsal kelimeler.

Biz Kürtler, bize yapılan ihanetlerin tarihini ezbere biliyoruz. Bugünkü tehlikeleri de. İşin üzücü yanı, tartmadan balıklama sarılıyoruz. Aşağılık kompleksi.

İnsani duygudan yoksun, Kürtleri inisiyatifsiz, hep bağımlı gösteren, horlayan, beyaz Avrupalının "Ben bilirim" ukalalığının ifadesi, umut kırıcı, İdeolojik-politik önyargıyla yüklü, felaket dileyen sözler.

Genelde Kürtlerin, özelde Güney ve Batı Kürdistan'ın durumu ortadadır. Dünya sistemi de. Adalet değil, güç konuşuyor. Büyükler ve küçükler var. Küçük olanları mucizeler yaratsalar da, çoğu kez yetmiyor.

Örnek mi? Yanlışları bir yana, eğer Kuzey Kürdistan direnişinin güçlü bir dayanağı olsaydı, şimdi Türk devletinin sırtı yerdeydi.

Güney Kürdistan'da bir ihanet var, ama biz kendimize ihanet ettik. Buna rağmen bir destek olsaydı, şimdi devlet vardı. Sözlerim halkların iradesinin ve direnişinin önemini yadsımıyor.

Kürtler kimin için savaşıyor?

DAIŞ tüm insanlığı tehdit eden bir bela. Kürtler tehlikenin kırılmasına ciddi katkılar yaptılar. Yine de Güney ve Batı Kürdistan başkası için değil, öncelikle kendileri için savaştılar. Varlık ve yokluk savaşı. Kürtler topraklarını, onurlarını, yaşamlarını korudular. Diğerleri de/müttefikler, Kürtlerin çıkarlarına katkı yaptılar.

Savaşlarda dayanışma kuraldır. İttifaklar çıkarlar üzerinde olur. Evet her defasında Kürtlere kalleşlik yapılıyor, yine de "Kürtleri satmak" sözcüğü bugünkü olayın izahına yetmiyor. Kürtler ittifaklara yanlış anlamlar yüklememeliler.

Dikkat noktası: Batı Kürdistan

Rusya Şam'ı yaşattı ama Alevilerin sayısı yetmiyor. Sunni Arapların, Kürtlerin, Hıristiyanların ve diğerlerinin desteği gerekiyor. Her biri hakkını istiyor. Demokratik ve adil sistemle olur bu. Demokrasi, seçimdir. Seçim, kaybetmektir de. Kaybetmek ise, bu Şam, Moskova ve Tahran'a hiç uymuyor. Tekrar diktatörlükse, ne değişti?

Arap milliyetçileri, Kürtleri kabul etmiyor. Şam "evet" dese bile, Ankara ve Tahran engellemek isteyeceklerdir.

Herkesin ağzında Tahran'ın "Şii hilalı" var. Ama Suriye demografisi başka şey söylüyor. Tahran'ın rüyası kabusa dönüşebilir, fazla açıldı.

Saf değiştiren Ankara mı? Kafası karışık. Üç milyon Suriyeli Türkiye'de. Çocuklar Türkçe eğitim görüyor. İş insanları, aydınlar ve sanatçılar, Türkiye ile bütünleşen gruplar var. 800 km'lik sınır. Yenilmelerine rağmen halen binlerce silahlı Cihatçı radikal, Ankara'nın hizmetine amade.

Ankara tüm bunları görüyor, öfkeden kendi kendini yiyiyor. Fırsat kolluyor. Ama Putin? Yenilen Erdoğan'ın aşırı İslamcı politikasıdır, sıraladığım sonuçlar ise gerçek.

Ankara'nın kendini teskin bahanesi: "Kürtler eliboş kalmalı". Tahran'ın da istemi o. Ancak Doğu Kürdistan ve Şengal'den Batı Kürdistan'a kadar PKK'ye ihtiyaç var. Doğrudan karşısına almak istemiyor. Geride duruyor gibi yapıyor. Unutmayalım ki Güney'deki Tahran-Ankara işbirliği, Batı Kürdistan'da da sürüyor.

Moskova-Ankara arasında Kürtler konusunda çelişki mi? Moskova halklar konusunda deneyli, özerkliklerden korkmuyor. Ankara ise öyle bir şey tanımıyor. Batı Kürdistan pazarlık konusu. Moskova, Ankara'ya Şam'ı dayatıyor. Erdoğan Esad'ı bir daha kucaklarsa, Putin Kürtlere mi acır? Kürtlere hep kalleşlik yapan Rusya, bu defa yanıltır mı?

Geriye kalıyor ABD

ABD, Irak ve Güney Kürdistan'da kalıcı. Ama Batı Kürdistan'daki varlığı sorulara gebe. DAIŞ resmi kalış gerekçesi. Peki herşeyi Rusya'ya mı bırakacak? Irak bana, Suriye sana mı? Putin-Trump 'uyumu'na rağmen, konu net değil.

Hani ABD, İran yayılmasını önleyecekti? Derdi oysa, Suriye'den neden çekilsin?

İran, Hizbullah ve Lübnan nedeniyle İsrail korku içinde. ABD'nin bir diğer kalış nedeni.

ABD, taraf değiştiren Ankara'yı tekrar yanına alabilir mi? Cevap hayır ise, neden Kürtleri pazarlık konusu yapsın?

Ya pasif Avrupa? DAIŞ'in belinin kırılmasından memnun kalmalılar. Ama Ortadoğu adım adım onlardan uzaklaşıyor. Daha kötüsüyle de yüzyüze kalabilirler.

Kimyevi gazların kullanımından Esad'ı sorumlu görüyorlar. Peki, Moskova'nın vetoları bu silahlara yolu açmıyor mu? Zavallı Avrupa!

Avrupa muhalefet isteyebilir. Ama kiminle? Karmaşa diz boyu ve Suriye olayı henüz çözümden çok uzak.

Uğursuz beklentiler

Batı Kürdistan bu kadar bilinmezlik ve tehlike içinde başarılı sayılır. Bu nedenle, "Güney'in başına gelen, Batı'nın da başına gelir", "ABD Kürtleri satacak" iddiaları, karamsarlık ve art niyetin ifadesi. Kimi Kürtlerin de bunu dört gözle beklemelerini anlamak zor.

Mevcutta Moskova-Tahran-Ankara üçlüsünün dışındaki Suriye ile ilgili uluslararası platformlar çökmüş. Batı Kürdistan'ın rolü daha da büyüyebilir. Elde sihirli formül yok. Denklem bilinmezliklerle yürüyor. Koşullar provokasyonlara, suikastlara da gebe, özellikle Ankara cephesinden. Tetikte olunmalı.

Ama umuda da gebe. Dileğimiz umuttan yana. Olmasa da, kendimizi avutma gerekçemiz var: Hiç olmasa Batı Kürdistan direndi.

Sahi, Güney ve Batı Kürdistan halen neden birbirinden kaçıyorlar? Buna bir cevabınız var mıdır?

Rudaw erişim: http://www.rudaw.net/turkish/opinion/30112017

 
 
 

Comments


SON YAZILAR

Federalistler

© 2023 by Kathy Schulders. Proudly created with Wix.com 

  • Grey Twitter Icon
bottom of page